kadın tarafıyım, acı dolu bir hikaye anlatacağım.
uzun süreli ilişkimin bitmesiyle boşluğa düşüp çift yüksek lisans yaptığım ve ev-kütüphane-iş-spor dışında hiçbir ortamda bulunmadığım bir dönem. iş arkadaşlarım beni biriyle tanıştırmaya karar vermiş. benim de sebebini bilmediğim bir doktor zaafım var. dediler doktor bir arkadaşımız buraya yeni atandı, seni de facebooktan görmüş çok beğenmiş. bir akşam yemek yeseniz olur mu? benim de basiretim bağlandı, hiç çocuğun profiline bakmak falan aklıma gelmedi.
buluşma günü yer belirleyeceğiz, ben istiyorum ki daha yolları vs bilmiyor, ona yakın bir yerde buluşalım. o da ısrarla sen seç, bizde erkek kadının ayağına gider dedi. benim de sürekli gittiğim bir et lokantası var. risksiz bir seçim olarak orayı tercih ettim. saçlar makyajlar yapıldı, şık şıkıdım giyinildi, restoranda bekliyorum. kapıyı da gören bir yerdeyim, çocuğun tipini bilmediğim için her girene bakıyorum. 15-20 dk beklemenin ardından beyaz pantolon, beyaz cekat, beyaz gömlek kombinasyonuyla biri girdi ama hiç ihtimal vermiyorum derken bir baktım telefonum çalıyor. telefonu açar açmaz zaten benim masaya hamle yaptı. garsonlar garip garip bakıyor. adam ibrahim tatlıses ankara şubesi. yine de önyargıyı bir kenara bırakıp objektif yaklaşma kararı aldım.
garson menüleri getirdi bu arada. benim yiyeceğim şey belli olduğu için kayranin kedisi hanım her zamanki siparişinizden yaptırıyorum dedi. doktor beyin seçimini bekliyoruz. adam sanki menü başka bir dilde yazıyor gibi evirdi çevirdi. dedim istersen yardımcı olayım, ne tür bir şey yemek istiyorsun. o sırada sinirlendi zaten, "antin kuntin şeyler yazmışlar lahmacun falan yok mu" dedi, "bonfile diye bir şey var mesela, bonfile ne? sen duydun mu hiç böyle bir şey? ne oluyor tam olarak?" dedi. garson zaten artık çocuğun tavrına gülmemek için kendini zor tutuyor, ben bonfilenin hayvanın neresi olduğunu falan açıklıyorum ciddi ciddi, o sırada garson "t bone verelim isterseniz" dedi, doktorumuz "neybon" diye karşılık verdi. derken zor bela siparişi verdik, ben kalkıp gitsem çok mu hayvanlık olur muhakemesi yapıyorum içimden. sonuç olarak bilindiğim bir mekanda daha fazla rezillik çıkmasın diye oturmaya karar verdim. kendimi de teskin ediyorum nasılsa yemek yiyecektin tek başına da olsan, en azından insan tanıyorsun diye.
çocuk zaten direkt afralara tafralara bağladı. hep böyle lüks mekanlara mı takılırsın dedi (halbuki lüks falan değildi yemek yediğimiz yer). aileden, üniversite hayatı ve işten bahsettik. bu sefer de sen fanusta büyümüşsün, züppesin falan dedi ama artık yemek bitsin diye gözüne bakıyorum, "herkes kendi ailesinin yarattığı fanusta büyümüyor mu zaten" cümlesi bile ağzımdan çıktı. sonunda yemek bitti, hesabı istedik. bir daha görüşmeyeceğim kesin olduğu için ben ödemek istedim, o da yarı yarıya ödeyelim çok gelmiş zaten dedi. ödememizi yaptık, bekliyorum ki vedalaşacağız ve arabama binip gideceğim. ancak kabus burada bitmedi tabii. ben memnun oldum, iyi akşamlar dediğimde aldığım cevap "ben nasıl döneceğim?" oldu. arabası vardır diye yol tarif ederken, "arabam yok beni nereye bırakacaksın" dedi ve metro durağına bıraktım bir de.
tam neyse bitti, herhalde bu kadar kötü bir görüşmenin ardından sırra kadem basar derken ertesi gün senden çok hoşlandım, tekrar görüşmek isterim dedi. uygun olmadığımızı düşündüğümü söyledim, bir süre daha arkadaşlar yoluyla ısrar edip vazgeçti neyse ki.
0